25 Ağustos 2010 Çarşamba

Urla Nero D'Avola-Urla Karası 2009


12 yılı İzmir'de geçmiş birisi olarak Urla'yı çok seviyorum. Körfezi ve adaları seyretmek, eski sokakların evlerin arasında dolaşmak, zeytinliklerin ve çam ormanlarının arasından geçen yollarda araba ile kaybolmak ,sonra yine bir anda yine denizle karşılaşmak ne büyük keyiftir. Bu keyifte benim açımdan tek eksik taraf ,Urla adını etiketinde taşıyan yöresel bir şarabının olmaması idi. O da sonunda tamamlandı. Bugün için Urla'nın 2 adet şarap üreticisi var artık. İlki Urlice. Çok bakımlı bağlara sahip olan Urlice'nin şarapları gittikçe daha iddalı olmaya başlamış durumda. Urla Şarapçılık ise çok daha iddalı olarak yola çıktı. Önce bağlarını oluşturdu sonra da çok modern bir şaraphane yarattı. Bu yıl İstanbul'da yapılan Masters of Wine tadımında da Prodom ile birlikte çok yüksek puanlar alarak en çok dikkat çeken üreticilerin başında geldi. Geçtiğimiz günlerde ise 2008 ve 2009 rekoltesine ait şaraplarını piyasaya sunarak Türk şarapçılığına iddalı bir giriş yaptılar.

------------------------------

Urla-Karaburun yarımadası geçmişinde Küçük Asya'nın en önemli bağcılık ve şarapçılık merkezlerinden birisi idi. Floksera hastalığı Avrupa kıtasının bağlarını yok ettiğinde Batının şarap ihtiyacı büyük ölçüde bu topraklardan sağlanmış. Ancak Rum nüfusun 1923'te mübadele ile ayrılması sonrasında bağcılık unutulmuş. Bağ alanları yıllar geçtikçe daraldıkça daralmış. 1980 li yıllara gelindiğinde ise neredeyse artık hiç bağ kalmamış. Bu arada Urla'ya özgü nice üzüm türleri de yok olup gitmiş. Bu türlerden kalan 2 tanesine (Urla Karası-Kanver ve Gaydura) emekli öğretmen Nihat Canbulat (Doğa Bağevi-Urla) ve Urla şarapçılık sahip çıkmış durumda. Son bir kaç kökten çoğaltılmaya başlayan üzümler Kalecik Karası ve Foça Karası gibi son anda yok olmaktan kurtuldular. Kupajlara katıldığına göre de artık belli bir aşamaya gelinmiş durumda. Bu arada bu türlerin de farklı ve özgün birer tür oldukları mutlaka tescil edilmeleri gerektiğini söylemek lazım. Bence Urla şarapçılık diğer bir antik üzümümüz olan Foça Karasına da el vermeli. Özellikle Urla Karası ve Foça Karası kupajı çok ilginç bir şarap olabilir gibi geliyor bana.

---------------------------------------

Urla Şarapçılığa ait bağlar Urla Kuşçular köyü yakınlarında 300 dönümlük bir alanda kurulu. Bağlarda kırmızı üzüm olarak; klasik Fransız kırmızı üzümleri , Nero D'Avola, Sangiovese, Boğazkere ve Urla Karası ekili durumda. Beyaz üzümler çok daha az yer alıyor. Bornova Misketi dışında sanırım beyaz üzüm cinsi yok. Nero D'Avola; Urla için ilginç bir deneme olacak. Sicilya'nın bu meşhur üzümü; çok sıcak iklimleri ve deniz seviyesine yakın toprakları en çok seven türlerin başında geliyor. Sicilya dışında pek denenmeyen bu tür bakalım Urla topraklarında nasıl sonuç verecek.

---------------------------------------
Dediğim gibi geçtiğimiz günlerde Urla Şarapçılık şaraplarını piyasaya sundu. Benim için en dikkat çekici 2009 rekoltesi 2 ürünü var. Nero D'Avola-Urla Karası kupajı kırmızı sek şarap ile % 100 Bornova Misketinden yapılan dömisek şarap Symposium. Bu ürünleri sırası ile tatmaya devam edeceğim.
----------------------------------------

Urla Şarapçılık Nero D'Avola-Urla Karası 2009

STİL:Kırmızı Sek Şarap
BÖLGE: Ege-İzmir-Urla-Kuşçular-Ukuf Mevki
BAĞ:Urla Şarapçılık Bağları
ÜZÜM: Nero D'Avola&Urla Karası (Kupaj oranları?)
MEŞE: Meşe Fıçı fermantasyon

----------------------------------------------
Sanırım benim tadım yaptığım şişede sorun vardı. Mantarında bir sızıntı yoktu. Ancak beklediğim performansı yakalayamadım. Tekrar tadım yapmak daha doğru olacak gibi. Bu sebeple puan vermedim. Tadım notum ise şöyle:
Renk açık vişne çürüğü. Burunda kuru meyvemsi tonlar algılanıyor. Orta damakta asit önde ve orta gövdeli. Bitim de tanik ve kısa kalıcılıkta.

19 Ağustos 2010 Perşembe

Doluca Karma Cabernet Sauvignon-Öküzgözü 2007

Doluca Karma serisi şaraplarını hep ilgiyle takip etmişimdir. Daha öncede yazdığım gibi uluslararası tanınmış üzümlerin, iyi kalitedeki yerli üzümlerimizle olan kupaj şarapları çok çok önemli. Dış pazar için hem dikkat çekici bir farklılık hem de ülkemize ait özgün bir tat olması gibi pek çok avantajları söz konusu. Bu konuda üreticilerimizin daha çok çalışma yapması gerektiğini düşünüyorum. Karma serisi bu anlamda uzun süredir öncülüğü üstleniyor .Serinin en önemli şarabı Cabernet Sauvignon ve Öküzgözü birlikteliğinden oluşanı. İlk rekoltesi olan Karma Cabernet Sauvignon-Öküzgözü 2000 Bordeaux derinliğine sahip olan ve ülkemizde o ana kadar üretilen en iyi şarapların başında geliyordu. Ne yazık ki aynı başarı sonraki rekoltelerde bir türlü sağlanamadı. Aksine gitgide kalite düşüşü gözlendi. Son rekoltesi olan 2007 de bir toparlanma elbetteki var ama yine de 2000 rekoltesi hala unutulmazlar arasında yerini koruyor benim için.
-----------------------------
Doluca Karma Cabernet Sauvignon- Öküzgözü 2007
STİL: Kırmızı Sek Şarap
BÖLGE: Trakya- Doğu Anadolu (Elazığ)
BAĞ: ?
ÜZÜM: Cabernet Sauvignon & Öküzgözü (kupaj oranları ?)
MEŞE: 12 Fransız Meşe
------------------------------
84 (6,5): Renk koyu bordo. Burun oldukça zengin. Yoğun şekilde siyah ve kırmızı meyveler ( Böğürtlen, Frenk üzümü..vs) algılanıyor. Damakta, orta gövdeli, meyvemsi ancak derinlik sınırlı kalıyor. Bitimde ise sert kalan tanenler uzun süre damakta hissedilmeye devam ediyor. Cabernet ile Öküzgözünden çok daha başarılı kupajlar yapılabileceğine inanıyorum. 2000 rekoltesi bunun bir kanıtı olarak hafızalarki yerini koruyor. Üzerinde mutlaka durulmalı.

10 Ağustos 2010 Salı

Kavaklıdere Côtes d'Avanos Narince-Chardonnay 2009


Kavaklıdere'nin Kapadokya'daki bağlarının adı ve markası olan Cotes d'Avanos'un merakla beklediğim yeni rekolte beyaz şarabı da sonunda çıktı. Tabi ki çıkar çıkmaz 2 şişe edindim. Bu seriden kuşkusuz şimdi ve gelecekte Türkiye'nin en iyi beyaz şaraplarını tadacağımıza inanıyorum. Üstelik yüksek bir rakımda, volkanik bir coğrafya ,tek bir bağdan gelen üzümler ve bağında üretim söz konusu. Tüm bu koşullar beni bu şaraba yıllarca daha bağlayacak gibi gözüküyor.
---------------------------------------------
Cotes d'Avanos'un ilk şarabı olan Sauvignon Blanc 2006 çok başarılı bir şaraptı. İlk tattığım aylarda burundaki mandalina aroması ve damak zenginliği Türkiye için oldukça sıradışı bir başarı idi. Tabiki bu şarap son aylarda artık tazeliğni yitirmiş durumda. Son içtiğim 2 şişede bu ferahlatıcı aromalar kaybolmuş ve artık yorgunluk belirtileri ortaya çıkmıştı. Yeni çıkan 2009 rekolteli beyaz şarap daha özgün bir çalışma. Narince & Chardonnay kupajı bu şarap 2010 İstanbul Masters of Wine tadımında 87 puanla en iyi Türk beyaz şarabı seçilmişti. Bu aynı zamanda Narince'nin de başarısı ve potansiyelinin de bir göstergesi olarak kayda geçti. Uzun bir aradan sonra bu şarap tüketime bu ay sunuldu.
-----------------------------------------------------

Kavaklıdere'yi Anadolu üzümlerine gösterdiği ilgiden dolayı kutlamak lazım. Gelecekte bu yatırımların hakkını fazlasıyla alacaktır diye düşünüyorum. Sonuçta hep belirttiğim gibi sadece yabancı üzüm türlerini kullanarak iyi şaraplar yapsanız da başarınız hep sınırlı kalacaktır. Yerli üzümleri kupajlarda dahi kullansanız hem başarı için bir adım önde başlamış olacaksınız hem de dikkatleri üzerinize çekmiş olacaksınız. Bu açıdan Narince ve Emir bize büyük olanaklar sunuyorlar. Potansiyelleri, uluslararası rakiplerinden altta kalır düzeyde hiç değil. Yine Kapadokya beyaz şarap için belki de dünyadaki en iyi terruarlardan birisi. Neredeyse hiç kötü beyaz şarabın yapılamadığı bu coğrafyayı da iyi biçimde kullanamadığımızı düşünüyorum.Neden ısrarla Kapadokya'da kırmızı şarap üretmek için uğraşıyoruz onu da anlamıyorum. Çok kaliteli lokal beyazların var. Coğrafya harika. Daha ne olsun.

Kavaklıdere Cotes d'Avanos bağları Nevşehir ili Gülşehir beldesinde 950 m rakımda yer alıyor. 180 hektarlık bu tek parça bağda ağırlıklı olarak beyaz üzüm çeşitleri ( Narince, Emir, Chardonnay, Sauvignon Blanc) daha az oranda siyah üzüm çeşitleri (Kalecik Karası, Öküzgözü, Cabernet Sauvignon, Tempranillo) yetiştiriliyor. Üretim tesisi hemen bağların yanında kurulmuş.
--------------------------------------------------------------
Kavaklıdere Cotes d'Avanos Narince-Chardonnay 2009
STİL: Beyaz Sek Şarap
BÖLGE: Kapadokya- Nevşehir-Gülşehir
BAĞ: Cotes d'Avanos Bağları (950 m)
ÜZÜM: Narince & Chardonnay (Tek Bağ) (Kupaj oranları?)
MEŞE: Fransız meşe fıçıda fermantasyon ve maya tortusu üzerinde bekletme (Sur Lies) uygulanmış
----------------------------------------
92 (8): Renk açık sarı. Burunda belirgin şekilde turunçgil aromaları algılanıyor. Damakta da gövdeli ve yağlı yapıda. Bitimde de son derece uzun meyvemsi izler bırakıyor. Tattığım en iyi Türk beyazı. Cotes D'Avanos'un Narince-Emir kupajını da merakla bekliyorum.

6 Ağustos 2010 Cuma

Pamukkale Anfora Shiraz Reserve 2005

Pamukkale Şarapçılık son yıllarda biraz yarışta geri kaldı gibi hissediyorum. Geçmişte şaraplarını oldukça yakından takip ederdim. Pek çok yerli ve yabancı üzümün özgün ve doğru karakterini Pamukkale şarapları sayesinde öğrendim. Üstelik fiyatları da çok uygundu. (Hala öyle).Benim için adeta şarapçılık okul gibiydi. Üstelik Türkiye'nin en güzel yeraltı şarap mahzenine de sahipti. (Belki hala öyle) Bu açıdan da ilgimi çok çekiyordu.

Son yıllarda ise şarap üretiminde kendini pek yenileyemediğini görüyorum. Tabiki bunda üreticinin kendi bağlarının sınırlı olması ve hep anlaşmalı bağlardan üzüm temin etmesi en önemli etmen bence. En son olarak 3 yıl önce 2 reserve ürün (Anfora Shiraz Reserve 2004 ve Anfora Chardonnay Reserve 2004) çıkarmıştı ve oldukça ilgi görmüştü. Sonrasında kayda değer kalitede ve üst segmentte başka bir şarap çıkaramadı. Neyse, ben Pamukkale Şaraplarından önümüzdeki yıllarda kendi bağlarını genişletmesini ve kalite yarışına yeniden katılmasını rica ediyorum. Çünkü ülkemizde en fazla deneyime sahip üreticilerinin başında geliyor. İleri de çok büyük başarılara imza atacağına şüphem yok


Pamukkale Anfora Shiraz Reserve 2005 bu serinin 2. rekoltesi. Uzun bir şişede olgunlaşma sürecinin ardından tüketime bu yıl içinde sunuldu. Şarap gövde açısından sınırlı. Ancak burun, gelişim sürecinin sağlıklı yapılmasından dolayı oldukça başarılı denilebilir. Olgunlaşmanın işareti olan tersiyer kokular belirmiş durumda.


-----------------------------------------------

Pamukkale Anfora Shiraz Reserve 2005

BÖLGE: Denizli-Güney

BAĞ: ?

ÜZÜM: %100 Shiraz

MEŞE: 18 ay Fransız Meşe

--------------------------------------------------

83 (6,5): Renk koyu bordo kırmızı. Burun oldukça zengin. Olgun siyah meyvelerce (siyah kiraz,böğürtlen,olgun erik..vs) zengin kokular yoğun şekilde algılanıyor. Sonrasında daha geriden animal tonlar (deri, tütün vs) beliriyor. Damakta dengeli ancak orta-az gövdeli bir şarap. Bitimde biraz kısa olmakla birlikte tatlı tanenleri mevcut. Çok bekletilmeden içilmesi uygun olacak . Burunda iyi, damakta zayıf bir şarap.

4 Ağustos 2010 Çarşamba

Şarap Kitaplarım

Onlarca şarap kitabı içinde, en sevdiğim 3 kitabı burada anmak istedim. Hepsi bilgi ve görsellik açısından son derece başarılı. Yine hepsinin insanı içine çeken bir büyüsü var.



1- Grapes&Wines (Oz Clarke):
Çok sevdiğim bir kitap. Belli başlı bütün üzüm türleri hakkında çok doyurucu bilgiler içeriyor. Fotograf ve baskı kalitesi son derece yüksek. Üzüm bazında özellikle de az bilinen üzüm türleri hakkında bilgi edinebilmek için harika bir kaynak olmuş.











-----------------------------------------

2- 1001 Wines - You must taste before you die ( Hugh Johnson):

Bir başka çok hoşuma giden bir kitap: Ölmeden önce tadılacak 1001 şarap. Tadamasak bile tatmış kadar kapıyor insanı. İyi şarapların başarılı bir listesini görsel açıdan da doyurucu şekilde sunuyor. Çok dinlendirici bir meditasyon kitabı gibi adeta.










---------------------------------------------



3- The New İtaly ( Danielle Cernilli & Marco Sabellico):

Bir seri olarak New İtaly,New France, New Spain ...vs şeklinde yayınlanıyor. Özellikle İtalyan şarapları benim çok ilgimi çektiği için bu kitabı da seviyorum. Şarap bölgeleri ve lokal üzüm türleri hakkında doyurucu bilgiler ve haritalar sunuyor. Bölge bazında iyi bir kaynak.






3 Ağustos 2010 Salı

Kavaklıdere Pendore Syrah 2008

Kavaklıdere Pendore Bağlarının en gözde ürünü olan Pendore Syrah 2008 'i ikinci kez tattım. Bu arada Syrah şarabı içmekten de artık bana gına geldi diyebilirim. Çünkü son 1 yılda hemen her üretici en az bir Syrah şarabını tüketime sundu. Herbirini sırayla içmekten yoruldum. Syrah üzümü hiç şüphesiz Anadolu topraklarına en iyi uyum sağlayan yabancı üzüm türü. Bunda sıcak iklimleri sevmesi, hastalıklara dayanıklı olması ve görece yetiştirilmesinin kolay olması gibi nedenler önemli rol oynamakta. Ayrıca şaraplarının renk ve tanence zengin ,baharatsı ve genel olarak belli bir kalite standartının üzerinde olması nedeniyle yerli üreticilerimiz ve bağcılarımız tarafından çokca tutuldu. Bir yönüyle iyi oldu denilebilir. Çünkü bağcılığı ve kaliteli şarapçılığı bizlere öğretmiş tanıtmış oldu. Şimdi sıra çok daha zor yabancı üzümlere (Cabernet Sauvignon, Merlot ve Pinot Noir) gelmiş durumda. Hala çok iyi bir Cabernet'imiz yok. Merlot'ya çok uzağız. Pinot Noir ise hayal durumunda.
--------------------------------------
Kavaklıdere Pendore Syrah 2008
STİL: Sek Kırmızı Şarap
BÖLGE: Ege-Manisa- Salihli-Kemaliye (LİDYA)
BAĞ: Pendore Bağları (250 m)
ÜZÜM: %100 Syrah ( Tek Bağ)
MEŞE: 8 ay Fransız Meşe
----------------------------------------
87 (7,5) : Renk koyu siyahi derin bordo. Burun oldukça zengin ve yoğun. Tatlı baharatlar, meyankökü, bitter çikolata aromaları algılanıyor. Damakta dengeli, meyvemsi ,orta gövdeli ancak derinlik sınırlı. Bitimi oldukça uzun ve sert tanenler epeyce iz bırakıyor .2-3 yıl daha dinlendirip tatmak gerekiyor.