31 Mayıs 2010 Pazartesi

Kavaklıdere Egeo Roze 2009



Bu yaz sanırım yerli üreticilerin rose şaraplarına yetişmek mümkün olmayacak. Her biri, birkaç adet yeni ürününü piyasaya sunmuş durumda. Kavaklıdere Egeo Roze, Doluca Verano Blush, Likya İsinda, Kayra Leona Blush, Kayra Tılsım pink, Selendi gülpembe , Melen Cabernet S. Roze ve İdol Smyrna Rose hep son bir ay içinde tüketime sunulan örnekler.Aslında kişisel olarak çok çok tükettiğim bir grup değil rose şaraplar. Satın alırken en önemli kriterlerim pahalı olmaması, yerli üzüm cinslerinin kullanılması, çok koyu ve gövdeli olmaması olarak sıralayabilirim. İnce gövdeli ,zarif serinletici, aromatik ,açık renkli ve uygun fiyatlı roseler her zaman tercihimdir.


Kavaklıdere bu açıdan beklentilerimi karşılayacak Egeo serisinden yeni bir ürün çıkardı. En önemli ayrıcalığı benim için , rose şarap için en iyi sepajlarımızdan birisi olan Çal Karası üzümünün ağırlıklı olarak bu üründe kullanılmış olması. Daha önce de belirttim; iyi rose şarap yapmak için bence yabancı sepajlara hiç ihtiyacımız yok. Bu konuda Kalecik Karası, Öküzgözü, Ada Karası ve Çalkarası zaten tüm ihtiyacımızı karşılayacak seviyedeler. Dünya çapında çok daha iyilerini de yapmak pekala mümkün.Özellikle Çalkarası çok ihmal edilen türlerimizin başında geliyor. Bağ alanları gittikçe daralıyor ve hiçbir ıslah çalışması da bildiğim kadarıyla yok. Bu konuda görev yine bölgedeki üreticilerimize (özellikle Pamukkale ve Sevilen) düşüyor. Ama şuana hiçbir üreticinin Çalkarası parseli oluştuturduğunu da duymadım.


Egeo serisinde ürünün kökeni hakkında bilgi verilmiyor. Tahminim Çalkarası Denizli Çal yöresinden temin edilirken , Syrah ve Grenache ise Pendore bağlarından sağlanmış olmalı.
--------------------
Kavaklıdere Egeo Roze 2009
BÖLGE: Ege Bölgesi
BAĞ: ??
ÜZÜM: Çalkarası, Syrah, Grenache
3 PUAN(5 üzerinden): Soluk pembe renkli. Burunda orta derecede gül ve ahududu kokuları algılanıyor. Damakta dengeli ve orta gövdeli. Herhangi bir sivriliği yok. Ferahlatıcı bir roze.

23 Mayıs 2010 Pazar

Kayra Vintage Sangiovese 2007


Kayra'nın Vintage serisinden bu yıl çıkan ve en son tadımını yaptığım 3. şarabı; Sangiovese 2007. Manisa-Turgutlu Halilbeyli'de tek bir bağdan çok sınırlı biçimde (2300 şişe) üretilmiş. Bu seriyi genel olarak oldukça başarılı buluyorum. En iyisi benim ve pek çokları için Shiraz-Petit Verdot. 2. sırayı ise şuanda Sangiovese kaptı gibi. Ama içlerinde bence en özel ürün ve en çok gelecek vaadeden hiç şüphesiz Öküzgözü.
-----------
Sangiovese bilindiği gibi Orta İtalya'daki Toskana bölgesinin yerel siyah üzüm çeşidi. İtalyanların dünyada en çok tanınan yerel üzümlerinin başında geliyor. İtalyanlar son 30 yılda ülkemiz için de çok örnek olması gereken bir başarıya imza attılar. Bu deneyim şaraplık için çok çok da iyi olmayan bir üzümden, klon seçimleri, katı aperasyon kuralları, modern şarapçılık teknolojisi ve biraz da tanıtım gücü kullanılarak nasıl müthiş markalar yaratılır en iyi örnektir. Chianti Classico, Brunello adlarını artık bilmeyen şarapsever yok gibidir. Dünyanın en çok üretilen ve satılan bu şarapların üretildiği üzümdür Sangiovese. Bazı Brunello (Sangiovese Grosso klonundan) şaraplarının 50 yıldan fazla yıllanabildiği de düşünüldüğünde üzümün getirildiği nokta ortadadır. Bizim yerel üzümlerimizde de klon seçimleri yapılabilse, uygun coğrafyalarda uygun klonlar yetiştirilse benzer başarıların yakalanması mümkün olabilecektir. Belki hiç ummadığımız bazı türlerden de yepyeni yeni yıldızlar çıkabilecektir.
----------
Peki Sangiovese'nin Ege'de Manisa'da ne işi var denilebilir. Uzun bir tartışma. Bunun ülke şarapçılığına bir katkısı var mıdır? Bence yok. Çok iyi şarap da yapsanız ne işe yarar? Yaramaz çünkü, yurtdışında bir pazarı olması,10 Euro'ya mükemmel bir Chianti Classico Riserva içmek varken beklenemez. Özetle benim görüşüm şu ;Kayra Vintage serisinde olduğu gibi az miktarda üretildiği sürece bu tip denemeler Türk şarapçılığına katkı sunar, renk getirir. Fazlası ise anlamsız ve zararlıdır.
---------
Kayra Vintage Sangiovese 2007
BÖLGE: Ege-Manisa-Turgutlu-Halilbeyli (LİDYA)
BAĞ: Turgutlu-Halilbeyli bağları (?)
ÜZÜM: %100 Sangiovese (Tek Bağ)
MEŞE: ?
88 (7,5): Koyu yakut renkli. Mentol ve çiçeksi nüansların eşlik ettiği canlı çekici bir buruna sahip. Damakta orta gövdeli, çok dengeli ve çok akıcı. Bitimi de lezzetli ve orta uzunlukta. Vintage serisinin içimi en keyifli şarabı bence.

20 Mayıs 2010 Perşembe

Likya Podalia 2008


Geçen haftalarda Türk şarapçılığında önemli bir başarı daha elde edildi. İtalya-Palermo' da yapılan "Concours Mondial de Bruxelles 2010" adlı prestijli bir yarışmadan, Likya şarapçılık "Büyük Altın" madalya ile döndü. Aynı yarışmada 28 adet kırmızı şaraba bu madalya verildi. Ve bu sene bu madalyayı alan tek Türk şarabı, Likya Podalia 2008 idi. Bu başarı sanırım üreticisini hem çok mutlu etti hem de biraz şaşırttı. Çünkü başlangıçta bir alt segment olarak üretilen bu şarap, aylar içerisinde şişede beklenmedik bir gelişim sergilemiş ve oldukça kompleks yapıya kavuşmuştu. Şarapçılıkta tabi ki böyle hoş süprizler zaman zaman olabilmekte. Ben bu şarabı yaklaşık 6-7 ay önce ilk şişelendiği günlerde tatmıştım. O günlerde Kalecik Karası karakterinin biraz ağır bastığı, çok dengeli içimi çok akıcı bir şaraptı. Bundan 1 ay sonra, bu şarap için özel olarak anlaşma yapılan "Dükkan İstanbul"da da 1 kadeh daha yemeğin yanında içmiştim. Son olarak madalyayı aldıktan sonra, tekrar tatmak tabi ki şart oldu. Bu tadımda çok objektif olamamak gibi çekincelerim vardı. Ama yine de şunu söylemek lazım, şarap çok iyi gelişim göstermiş ve başlangıçtaki yeşil tonlar kesinlikle ortadan kalkmıştı. Üstelik saatler ilerledikçe neredeyse her kadehte ayrı bir şarap içercesine kompleks bir burunla karşılaştım. Damakta çok yoğunluğu olmasa da çok iyi bir buruna sahip, çok dengeli, çok akıcı bir şaraptı. Birkaç adet saklanmayı hakediyor.

Bu arada bu şarap kesinlikle çok özgün bir kupaj. %60 Kalecik Karası, %40 gibi Malbec hatta çok az oranda Pinot Noir dahi kullanılmış. Podalia ise antik Likya coğrafyasında ,bugünkü Avlan gölü yakınlarında antik bir kent ve o kentin çevresine o dönemlerde verilen ad.

Ayrıca http://www.concoursmondial.com/ adlı sitede Türk üreticilerin, diğer madalyalı şarapları da görülebilir.

Likya Podalia 2008
BÖLGE: Akdeniz-Antalya-Elmalı (LİKYA)
BAĞ: Arykanda ve Kızılbel bağları
ÜZÜM: %60 Kalecik Karası %40 Malbec ( çok az oranda Pinot Noir)
MEŞE: yok
90 (8): Koyu yakut renginde. Burunda ilkin canlı siyah meyvemsi hatta floral-menekşemsi izler çok yoğun şekilde algılanıyor. Ancak şarap havalandıkça karakterinde anlamlı değişiklikler fark ediyorsunuz. 2.saatte kuru meyvemsi tonlar beliriyor. 4. saatte bariz şekilde is ve duman kokuları alıyorsunuz. Damakta çok dengeli, bol meyvesi, orta gövdeli ve akıcı bir şarap. 6 ay önceki ham tatlardan eser kalmamış. Bitimi de son derece keyifli ve orta uzunlukta. Bu harika şarabı 24 saat sonra tekrar tattığımda da oksidasyon belirtisi hala yoktu.
Bu arada Malbec'in yüksek Likya yaylalarını çok sevdiği anlaşılıyor. Bu üzüm üzerinde daha çok denemeler yapmak gerekiyor sanki. Malbec-Boğazkere kupajı nasıl olurdu acaba?

13 Mayıs 2010 Perşembe

Likya İsinda Rose 2008


Likya'dan ilk rose şarap çok kısa süre önce çıktı. Ben rose şarapların ülkemiz için çok önemli olduğu düşüncesindeyim. Başta Antalya ve diğer kıyı bölgelerimiz ,yaz ve deniz turizminden çok önemli ekonomik pay almaktalar. Yazın gecelerin bile 40 dereceye dayandığı günlerde (örneğin bir mavi yolculuk sırasında!) elbette bir Boğazkere şarabını turizmin hizmetine sunamazsınız. Malum beyaz şaraplar hataları çok kolay ele veren ve kaliteyi tutturmanın zor olduğu şaraplar. Bu noktada en önemli çıkış yolumuz bence rose şaraplar. Aromatik serinletici, içimi keyif veren, yaz yemekleri ile uyumun kolay olduğu rose şaraplar yaz aylarının en ideal şarapları. Diğer bir konu; rose şaraplar için çok çok uygun yerel çeşitlerimiz var. (Kalecik Karası,Çal Karası, Ada Karası..vs) Yabancı sepajlara bağlanmak zorunda değilsiniz. İyi bir rose şarap yapmak için yabancı üzümlere hiç ihtiyacınız yok hatta kullanılmaması çok daha iyi bile olacaktır. Kaliteli rose şarap yapmak da tahmin ediyorum, görece kırmızı ve beyaz şarap yapmaktan daha kolay. Özetle hem ülkemizin tanıtımı hem de turizm sezonunda yabancı misafirlerimize iyi bir Türk şarabı sunabilmenin en iyi ilk yolu rose şaraplardan geçiyor. Bu durumda Antalya'nın şarap markası olan Likya Şaraplarına elbette bir görev düşüyordu. Bu görevi başarı ile bitişmiş gözüküyorlar.



Likya Kızılbel Bağları (Asortik Krep'ten alıntı)




Likya İsinda; %100 Kalecik Karasından yapılan 2008 rekoltesi bir şarap. Kalecik Karasından gerçekten çok iyi rose şaraplar çıkmaya başladı. Bunun ilk örneğini Kayra Terra serisinden denemiştim. Denizli Güney üzümlerinden yapılan bu lezzetli şarap, Kalecik Karasının rose şaraplardaki potansiyelini göstermesi açısından çok önemli idi.




Rose şarapları puanlarken gerçekten güçlük çekiyorum. Genelde kırmızının sınırlarını zorlayan gövdeli roseler daha yüksek puanlar alırlar. Bu durum bana gereksiz gibi geliyor. O zaman kırmızı şarap içmek daha mantıklı değil mi? . İçimi rahat, ince gövdeli, serinletici, aromatik koku ve tatlar barındıran hafif roseler benim için en ideal roseler. Rose şaraplarda benim için iyi vardır, kötü vardır veya ortalama olanları vardır? Şarap dengeli ise, damakta acımtrak sivri tatlar bırakmıyorsa fena değildir. Aroma yoğunluğu fazla ve çok keyif verici ise de iyi bir şaraptır. Ben rose şarapları 5 Puan üzerinden değerlendiriyorum. Bana daha doğru bir yaklaşım gibi geliyor.



Likya İsinda Rose 2008


BÖLGE: Akdeniz-Antalya-Elmalı (Likya Bölgesi)

BAĞ: Arykanda Bağları (1050-1100 m)

ÜZÜM: %100 Kalecik Karası (Tek Bağ)



4 Puan : Çok açık, soluk gül pembesi renginde. Burunda yaban çileği, gül, ahududu kokuları algılanıyor. Damakta çok zarif, ince serinletici özellikte. Hiçbir acılık sivrilik yok. Bitimde de kalıcı meyvemsi izler taşıyor. Benim için ideale yakın bir rose. Yaz aylarında tüm kıyı kentlerinde turizmin hizmetine sunulmalı.


12 Mayıs 2010 Çarşamba

Doluca Kav Tuğra Öküzgözü 2007




Doluca'nın Kav Tuğra serisinin diğer bir şarabı Öküzgözü 2007. Denizli-Hançalar köyündeki bağlardan, %100 Öküzgözü üzümü kullanılarak ve meşe yıllandırma yapılarak üretilmiş. Çok çok iyi yapılmış Kalecik Karasının biraz gölgesinde kalmış olmasına rağmen bu şarapta oldukça başarılı ve benim bugüne kadar içtiğim en iyi Öküzgözü şarabı olma özelliğinde. Burun Kalecik Karası kadar zengin değil. Ancak damaktaki konsantrasyonu ve kalıcılığı ondan daha iyi düzeyde. Bu arada Doluca'dan seriyi tamamlamak üzere ,iyi bir Boğazkere örneği de tatmak isterim.


Öküzgözü üzümü hakkında Kayra Vintage Öküzgözü sunumunda bilgiler vermiştim. Bu noktada önemli bir başka konuda Denizli'nin Türk şarapçılığı konusundaki potansiyeli. Bence Denizli Yöresi Türkiye'nin en önemli en iyi terruarı. Hatta Türkiye'nin Bordeaux'su olarak da adlandırılabilir. Büyük Menderes nehrinin yarattığı vadinin batısında Güney platosu, doğusunda Bekilli-Çal platosu yer alıyor. 900-100 rakımlarda, sanayi tesislerinin çok uzağında üzüm için yaratılmış mükemmel bir coğrafya. Bu yörelerin üzümlerinden yapılan şarapların hemen hepsi belli bir çitanın üzerinde, bazıları ise Türkiye'nin en iyi şarapları. Köy köy, yöre yöre üzüm adaptasyon çalışmaları yapılabilse, Bordeaux da olduğu gibi sağ yaka, sol yaka ayrımı yapmak bile mümkün. Apelasyon sistemi de Türkiye de ilk kez bu coğrafyadan başlatılabilir.Çal Karası adlı çok ihmal edilen lokal bir üzüm cinsi dahi var. Daha ne olsun. Türk Şarapçılığının Denizli'den başlayarak yükseltilmesi ve yüceltilmesi gerektiğini düşünüyorum. Ve mutlaka bu coğrafyanın özenle, sanayileşme ve yapılaşmadan korunması gerekiyor. Denizli Güney-Çal platoları ülkemizin gizli hazineleri. Bu hazineyi ülke olarak çar çur etmeden çok iyi değerlendirmemiz lazım.


Doluca Kav Tuğra Öküzgözü 2007

BÖLGE: Denizli-Çal-Hançalar Köyü

BAĞ: Hançalar Köyü bağları

ÜZÜM: %100 Öküzgözü ( Tek Bağ??)

MEŞE: 1 Yıl Fransız ve Amerikan meşe


85-90 Puan (7,5)(87): Oldukça koyu yakut renkli. Burunda topraksı ve tatlı baharatsı izler taşıyan kokular algılanıyor. Damakta epey konsantre, meyvemsi, orta-yüksek gövdeli. Tanenler yoğun ancak hiç rahatsız edici değil. Yuvarlak ve güçlü tanenler damaktaki lezzetli kalıcılığı arttırıyor. İçtiğim en iyi Öküzgözü şarabı diyebilirim. 1-2 yıl yıllandırılabilir gibi duruyor.Umarım ilerideki rekoltelerde de aynı başarıyı tekrarlar.

8 Mayıs 2010 Cumartesi

Kayra Vintage Öküzgözü 2007


Öküzgözü; bilindiği gibi Boğazkere ile birlikte ülkemizin en iyi, en kaliteli şaraplık üzüm çeşidi. Anavatanı Elazığ yöresi olan bu türün en önemli özelliği , yüksek rakımlara ve sert karasal iklimlere çok iyi uyum sağlaması.Geçmişte bölgedeki Süryani ve Ermeniler, Öküzgözünden çokça şarap yapmışlar. Cumhuriyetten sonra da Fransız uzmanlarca meyvemsi yumuşak karakteri fark edilerek Buzbağ şaraplarına 1/3 oranında hayat vermek üzere kullanılmış. Öküzgözü monosepaj olarak yoğun meyvemsi, yumuşak tanenli, iyi karekterde şaraplar ortaya çıkarabiliyor. Ancak günümüzde Öküzgözü şaraplarının iyi örneklerine rastlamak oldukça güç. Bunu başlıca nedenleri; üreticilerin kendi bağlarına sahip olmaması ve bunun sonucu olarak bağcıların yüksek verimde çalışması ve hasadı riske atmamak için zamanından çok erken hasat yapılması. Bir başka olası neden olarak da Elazığ çevresinde yapılan Keban ve Karakaya Barajlarının havadaki nem oranını yükseltmesi ve yöredeki mikrokilimayı değiştirmesi olarak gösterilebilir.


Kayra Vintage Öküzgözü, Kayra'nın bugüne kadar yaptığı en iyi iş oldu. Üzümün kendi anavatanında, tek bağ %100 Öküzgözü şarabı yaratmak çok iyi bir proje olmuş. Öküzgözü bağları Kayra'nın kendi mülkü değil. Bağlar, Şükrü Baran adlı çok bilinçli bir bağcının eseri. Elazığ -Aydıncık 'ta yaklaşık 900 M rakımda yer alan bu bağlardan özel çalışılmış, üzümü ve terruarı yansıtan çok iyi bir şarap yaratılmış. Bağlarda Öküzgözü dışında başka üzüm çeşitleri de var mı onu bilmiyorum. Ama ilerideki yıllarda, aynı bağdan çok çok daha iyi ürünler elde edileceğine eminim. Bu arada Kayra'nın Vintage serisinde, üzümün kökeninin etikette belirtilmemesinden duyduğum rahatsızlık da bu şarapla birlikte son bulmuş oldu.



Şarap onlinemahzen.com dan temin edildi. 2 saat dekante edildikten sonra tadımı yapıldı.




Kayra Vintage Öküzgözü 2007

BÖLGE: Doğu Anadolu-Elazığ-Aydıncık

BAĞ: Şükrü Baran Bağları (900 M)

ÜZÜM: %100 Öküzgözü (TEK BAĞ)

MEŞE: Fransız meşe (süre??)




85 (7) (85): Koyu yakut renkli. İlkin burunda animal kokular algılanıyor. Ancak 2 saatlik dekantasyon sonrası bu kokular dağılıp onun yerini kuru meyvemsi kokular (dut, incir pestil gibi ) alıyor. Damakta çok dengeli, orta gövdeli ve meyvemsi. Bitimde biraz inişte olan şarabın lezzetli-tatlı kalıcığı da biraz kısa kalıyor. Bu haliyle büyük bir şarap değil ancak Öküzgözü'nün karekterini yansıtan özel bir şarap.
ÖNEMLİ NOT 28/07/2010: Ben tatildeyken malesef Şükrü Baran'ın vefat haberini aldım. Çok çok üzüldüm. Işıklar içinde yatsın. Umarım bağları sahipsiz ve bakımsız kalmaz. Projesi ve hayalleri adını yaşatır şekilde aynı titizlikle devam eder.